ANKARA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ

Tarihi ve Kültürel Değerler

GÜVENLİK ANITI

Kızılay semtinde Güven Park içinde yer alır. 1935 yılında Ankara taşından yapılmıştır. Türk ulusunun polis ve jandarmaya bir armağanı olduğundan dolayı Emniyet Anıtı da denilmektedir. Anıtın Kızılay’a bakan yönünde, güveni temsil eden bir sopayı eline alan kuvvetli genç erkek heykelleri yer almıştır. Bu heykellerin altında Atatürk’ün “ Türk, Öğün, Çalış, Güven” sözleri tunç harfl erle yazılmıştır. Bu yazının sağında, Türk Polisinin solunda Türk Jandarmasının halka olan yardımlarını gösteren çeşitli kabartmalar yer alır. Anıtın Bakanlıklar semtine bakan yönünde ise; Atatürk’ün Kurtuluş Savaşında ve inkılap hareketlerinde beraber bulunduğu arkadaşları belirtilmektedir. Heykellerin altında anıtın yapılış tarihi olan 1935 yılı Romen rakamları ile yazılıdır. Sağ tarafta insan zekasını betimleyen, sol tarafta ise çiftçinin tarım çalışmalarını gösteren kabartmalar yer almıştır.


MİMAR SİNAN ANITI

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin bahçesinde yer alır. 1956 yılında Türkiye Emlak ve Kredi Bankası tarafından heykeltıraş Hüseyin Anka’ya yaptırılmıştır. Atatürk’ün, Türk Tarih Araştırma Kurumu’na ilettiği ve sözlerini kendi el yazısı ile “T.T.A.K. Sinan’ın heykelini yapınız. K. Atatürk: VIII 1935 saat 22.50” şeklinde yazdığı vasiyetini, sadece bu banka yerine getirmiştir. Heykelin ağırlığı 7 ton ve tabanı ile birlikte yüksekliği 4.30 m’dir. Mermer tabanının ön yüzünde “Mimar Koca Sinan 1490–1588 Türkiye Emlak Kredi Bankasının ilim ve sanat camiasına armağanıdır” oyma yazısı vardır. Tabanı üzerinde ünlü mimarımız Mimar Sinan’ın (1490–1588) ayakta duran, kendisine has giysileriyle mermer heykeli bulunmaktadır.


MİTHAT PAŞA ANITI

Ulus’ta T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü binasının yanındadır. 1966 yılında T.C. Ziraat Bankası tarafından İstanbul Güzel Sanatlar akademisi öğretim üyelerinden Heykeltıraş Prof. Dr. Hüseyin Anka’ya yaptırılmıştır. Sadrazam Mithat Paşa’nın Tuna valisi iken, çiftçilerin kredi ihtiyaçlarını karşılama amacı ile 1863 yılında kurduğu bu banka 103. kuruluş yıl dönümü olan 21.11.1966 tarihindebir törenle açılmıştır. Mithat Paşa’yı o zamanın giysileri içinde bir koltukta oturur şekilde betimleyen heykel büyük boydadır. Solda üç başak ve çark, sağda ise terazi, tabanda ise “Mithat Paşa 1822-1884” yazısı yer almıştır.



ULUS CUMHURİYET ANITI 

Ulus meydanında yer alır. Anıt Kurtuluş Savaşı kahramanlarına Türk ulusunun bir armağanı olarak 1927 yılında dikilmiştir. Yan yüzünde stilize edilmiş iki kurt başı vardır. Ön yüzünde bir eliyle arkadaşlarını savaşa çağıran, diğeri ufukları gözleyen iki Türk askeri canlandırılmıştır. Gövdenin sağ yüzünde, kabartma Atatürk ve arkadaşlarının Başkumandanlık Meydan Savaşında, sol yüzünde şanlı Türk Bayrağını selamlayan istila ordusu tasvir edilmiştir. Gövdenin üst kısmında “ Ordular, İlk Hedefi niz Akdenizdir, İleri! Dumlupınar 1922“ yazılıdır. Arkada devrilmiş bir çınar ağacı Osmanlı İmparatorluğunu ve onun gövdesinden fışkıran genç bir fidan yeni Türkiye Cumhuriyetini temsil eder. Arka yüzde mermi taşıyan kadın figürü, Türk anasının Kurtuluş Savaşındaki kahramanlığının bir hatırasıdır. En üstte Atatürk Başkumandanlık kıyafeti ile at üzerindedir.

ZAFER ANITI

Yenişehir semtinde Atatürk Bulvarı üzerinde, Orduevi önündedir. Atatürk’ün ayakta ve kılıcına dayanmış halde üniformalı, tunçtan yapılmış bir heykelidir. Tabanında kabartma halinde zafer çelenkleri yer almıştır.Herhangi bir yazı yoktur. İtalyan heykeltıraş Pietro Cannonica tarafından 1927 yılında yapılmıştır. Milli bayram ve kurtuluş yıl dönümlerinde çelenklerle süslenen bir anıttır.


ZÜBEYDE HANIM BÜSTÜ

İsmet Paşa Kız Enstitüsü binasının önündedir. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın büstü Türk Kadınlar Birliği Merkezi tarafından Türk analarının en büyüğüne armağan olmak üzere 31 Mart 1964 tarihinde dikilmiştir. Büst mermer bir tabanın önündedir. Sol tarafta “Erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat membalarını kadınlarımız işlemiştir-Kemal Atatürk” ve sağ tarafta ise “Kadınlarımız eğer milletin hakiki anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden ziyade münevver ve faziletkar olmaya çalışmalıdırlar. Kemal Atatürk“ yazılıdır.


DUATEPE ANITI

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Eylül 1921 tarihinde başlayan Türk genel taarruzu ile düşmandan geri alınan ilk tepedir. Duatepe, düşmanın Ege Denizi’ne dökülünceye kadar kovalandığı, sonu aydınlık bir sürecin başlangıç noktasıdır. Türk Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası sayılan Sakarya Meydan Savaşı’nın yapıldığı son savunma hattı üzerindeki Duatepe, Gazitepe, Türbetepe ve Mangal Dağı’nın ağaçlandırılması yapılmıştır. Öncelikli olarak, Duatepe’de 1999 yılının Ekim ayı içinde çalışmalar başlamış ve 20.000 ağaç dikilmiştir. Anıt 12 Eylül 2000 tarihinde açılmıştır. Polatlı ilçesinde yer alan Duatepe Anıtı, otopark, bağlantı yolu, yürüme yolu, tören alanı ve anıt olmak üzere beş kısımdan oluşur.
Anıt duvarlarında Duatepe bölgesinde şehit düşen 81 şehidin pirinç harfl erle yazılmış bilgileri yer alır. Anıt’ın ve heykellerin yaratıcısı devlet sanatçısı heykeltıraş Metin YURDANUR’dur. Anıt simgesel olarak Anadolu halkının Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde coşkun bir ırmak gibi zafere ve uygarlığa koşma öyküsünü anlatır. Mustafa Kemal’in şahlanan atının üzerindeki figürü, Türk Milleti’nin önderi olmaktan duyduğu gurur ve mutluluğu ifade eder. Geri planda yer alan Atatürk, İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak’ın heykelleri emir komuta birliğini, Halide Edip Adıvar’ın heykeli ise Türk kadınının Kurtuluş Savaşı’na katkısını anlatır. Atatürk ve yaverinin dürbünle ovayı izledikleri sahne ise biraz sonra kazanılacak olan zaferin ve ardından gelecek bağımsızlığı umutla bekleyen Türk Ulusu’nu ifade eder. Gezilen alan Duatepe, Mustafa Kemal Paşa’nın Gazitepe’de attan düşmesi sonucu kaburga kemiklerinin kırılmasına rağmen, görevini ısrarla sürdürdüğü ve bu nedenle de Türk’ün azim ve kararlılığının bir simgesi olmuş bir arazi kesimidir. Anıt’ta bulunan iki bayraktan biri 38. Alay’ın sancağını, diğeri ise Türk Bayrağı’nı ifade eder. Ayrıca; Mustafa Kemal’in şahlanan atının üzerindeki figürü, bir çocuğun en çok sevdiği oyuncağı ile oynarken yaşadığı mutluluğu ve heyecanı ifade eder. Bugün önünde gururla durduğumuz bu anıt, can suyunu 5.377 şehit kanından, dul kalan telli duvaklı gelinlerin, gözünü kırpmadan evlatlarını bu vatana feda eden yaşlı anaların, yetim yavruların gözyaşlarından alarak filizlenmiştir.



HATTİ ANITI

Sıhhıye Meydanında yer alan ve 1974 yılında yapılan bu anıt, Alacahöyük kazılarında ortaya çıkarılan ve bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesinde korunan 24 cm yüksekliğindeki dini ayin nesnesinin aynısıdır. Hititlerin sembolü olarak bilinen bu heykel aslında Eski Tunç Çağı halkı olan (M.Ö. 3. binin ikinci yarısı) Hattilere aittir. Hattiler hayvan biçimli tanrıların kültünü geliştirmişler, özellikle de boğa en önemli simge olmuştur. Boğa ile gök-güneş kurslarının birlikteliği, boğanın en büyük gök tanrıyı temsil ettiğini düşündürmektedir.

MEHMETÇİK ANITI

Sakarya Zaferi Mehmetçik Anıtı Polatlı ilçesinin 6 km batısında E-90 karayolu kenarında, Kartaltepe mevkiinde yer alır. Anıt, 22 m heykel, 18 m kaidesiyle toplam 40 m yüksekliğinde inşa edilmiş ve 6 Ağustos 2008 tarihinde açılmıştır. Kartaltepe mevkiinde yer alan Mehmetçik Anıtı ve yakında tamamlanacak olan Panoramik Müze, Duatepe mevkiine yapılacak olan müze ile Polatlı ve Malıköy’deki tarihi istasyon binası yenileme çalışmaları tamamlandığında,mevcut anıt ve müzelerle birlikte Türkiye, Polatlı ilçesinde Sakarya Savaşı Tarihi Milli Parkı’na kavuşacak. Müze ve Anıt, Türk İstiklal Savaşı’nın önemli bir aşamasını oluşturan Sakarya Savaşı’nın kendine ait bölümünü genç kuşaklara anlatacak ve özgürlük ve bağımsızlığın önemini zihinlerde taze tutacak bir eser olarak tasarlanmıştır.

ANKARA EVLERİ

Kentin eski yerleşme bölgelerinde, özellikle de Kale içi bölgesinde görülen evlerdir. Sayılı örnekleri 17, 18 ve 19. yüzyıllardan kalmış olan Ankara Evleri daha çok ahşap ve kerpiçten yapılmış, çoğunlukla iki katlı yapılardır. Bu evlerin alt kat avlusunda hizmetlilerin odaları, birinci katta ev sahibinin oturduğu odalar bulunur. Genellikle evin dışında ve bir yanı açık merdivenden, “seyregah ya da sergah” denilen sütunlu, dört bir yanı açık, üstü kapalı bir taraçaya çıkılır. Odalar sokağa seyregah ve pencerelerle açılır. Konuk, toplantı ve yatak odaları ikinci katta yer alır. Evlerin tavanlarında, tavan göbeklerinde, kapılarda ve diğer bölümlerinde geometrik, rumu ve hatai motifl i süslemeler görülür. Günümüzde bazı evler turistik
amaçlı olarak kullanılmaktadır.


AYAŞ EVLERİ

Vadi tabanındaki çarşı alanının çevresinde ve kuzeyde vadi yamaçlarında organik bir dokuda yoğunlaşan Ayaş evleri de mimari özellikleri açısından geleneksel Türk evlerinin tipik özelliklerini taşır. Genellikle iki katlı ve yarı kargir, yarı ahşap olan evlerin zemin katında ahır, kiler ve büyük evlerde hizmetkar odası gibi mekanlar bulunur. Asıl yaşama alanı olan üst katlarda sofa etrafına konumlanan iki veya üç odanın yanı sıra mutfak ve tuvalet-banyo gibi servis mekanları bulunur. Bütün mekanların üstü tavanla örtülüdür. Dış yapıda balkon biçiminde çeşitli türde çıkmalar ve ahşap kafesli pencereler görülür.


GÜDÜL EVLERİ 


Güdül ilçesinin kent merkezinde belirlenen kentsel sit alanında günümüze değin ayakta kalan bu tarihi evler de geleneksel Türk evlerinin özelliklerini taşımaktadır.


BEYPAZARI EVLERİ

Beypazarı’nın dik yamaçlar ve vadilere kurulmuş olan eski kesimi, çarşı ve geleneksel konutlardan oluşan karakteristik dokusuyla, doğal manzara özellikleriyle tarihi ve görsel zenginliği olan bir yerleşimdir.100 yıllık geçmişi olan evler, Osmanlı ve geleneksel Türk evlerinin tipik özelliklerini taşır. Cumbalı veya üstünde “kuşkana” olarak adlandırılan bir çatı katı olan iki veya üç katlı yapılardır. Temel duvarları taş, üst kısımları ahşaptan yapılmış, dıştan sıvalı evler kiremit çatıyla örtülüdür. Yapıların zemin katı hizmetkar bölümü, kiler gibi mekanlardan oluşur. Üst katlarda dikdörtgen veya kare planlı sofa etrafında odalar, mutfakve banyo yer alır.


PEMBE KÖŞK

İsmet İnönü’nün 1927 yılında satın aldığı Çankaya’daki bağ evi (Pembe Köşk) ilk yerleşim düzeninde korunmuş olup, günümüzde yaşayan bir Müze-Ev olarak varlığını sürdürmekte, konferans ve sergilere ev sahipliği yapmaktadır. İkinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü ömrünün 48 yılını bu evde geçirmiştir. 1925 yılında ailesi ile bu eve taşınmış ve 1973 yılındaki ölümüne kadar Pembe Köşk’te yaşamıştır.
Ankara’nın en eski evlerinden biri olan Pembe Köşk, Ankara başkent olduktan sonra sosyal ve kültürel hayatımızdaki “ilk etkinliklerin” birçoğuna ev sahipliği yapmıştır. Atatürk’ün başkanlığını yaptığı toplantılar ve devrin pek çok çalışması burada yapılmıştır. 22 Şubat 1927 tarihinde Ankara’nın ilk balosu bu mekanda düzenlenmiş, ilk konserler burada verilmiş, ilk sergiler, ilk ilmi toplantılar, satranç, bilardo ve at binme yarışmalarının programları bu mekanda gerçekleştirilmiştir. Pembe Köşk’te İnönü’nün Kurtuluş Savaşı’na  ait madalyaları, Atatürk ve diğer arkadaşları ile çekilmiş fotoğrafl ar, top maketleri, sahra dürbünlü, kılıçlar, silahlar, üniformalar, satranç masası, İnönü’nün kullandığı çeşitli eşyalar, kendisine verilen armağanlar sergilenmektedir. Pembe Köşk’ün karşısında yer alan İnönü Parkı’na, heykeltıraş Mine Sunar’a yaptırılan 4,5 m boyunda ve 3 ton ağırlığındaki İnönü heykeli dikilmiştir. Köşk’ün üst yanındaki ağaçlık alana ise küçük bir amfi tiyatro ile İsmet ve Mevhibe İnönü’nün birlikte oldukları bir heykel yerleştirilmişir.

BEYNAM ATATÜRK EVİ

Bala ilçesi Beynam köyü sınırları içinde yer alan iki katlı ev Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı tarafından onarılmış ve 26 Aralık 2005 tarihinde ziyarete açılmıştır. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Samsun’dan yola çıkıp Anadolu’yu dolaştıktan sonra Ankara’ya gelirken 26 Aralık 1919 tarihinde fırtınaya yakalanırlar. Heyet, Mustafa Kemal Atatürk, Rauf Orbay, Dr. Refi k Saydam, Mazhar Müfi t Kansu, Hüsrev Gerede, Hakkı Behiç Bayiç, Bedri Bey, Ahmet Rüstem Bey, Cevat Abbas Gürer, Muzaffer Kılıç ve üç şoför olmak üzere 13 kişiden oluşmaktadır. Beynam köyü muhtarı Veli Çavuş ve köylüler Mustafa Kemal ve arkadaşlarını bu evde misafi r ederler. Kolayca tahmin edilebileceği gibi, Milli Mücadele, sondan bir önceki bu durağa çok şey borçludur. Atatürk de bu vefakarlık örneğine, ilk meclis seçimlerinde adaylığını Bala ilçesinde koyarak, karşılık verir.